Bu web sitesi çerezler kullanmaktadır. Bu site, size daha faydalı olabilmesi için çerezler kullanmaktadır. Çerez Politikamız hakkında daha fazla bilgi edinmek için lütfen bizimle iletişime geçin.
Sizinle iletişim kurmak için sağladığınız kişisel verileri, politikalarımıza uygun olarak işleyeceğiz. Gizlilik politikası.
İstediğiniz zaman e-postalarımızdaki bağlantıya tıklayarak aboneliğinizi iptal edebilir veya tercihlerinizi değiştirebilirsiniz..
Labirent N1-V1 ve Labirent N1-V2 isimlerinde iki farklı renk versiyonu bulunan çalışmalarım üç boyutlu labirentlerden oluşan bir seri için hazırladığım ilk resimlerdendir. Bu resimlerin fikirsel altyapısı bir çocukluk alışkanlığımla bağlantılı....
Labirent N1-V1 ve Labirent N1-V2 isimlerinde iki farklı renk versiyonu bulunan çalışmalarım üç boyutlu labirentlerden oluşan bir seri için hazırladığım ilk resimlerdendir. Bu resimlerin fikirsel altyapısı bir çocukluk alışkanlığımla bağlantılı. Çocukluğumda bir çeşit oyun amaçlı üç boyutlu labirentler çizdiğimi anımsıyorum. Hatta labirentlerden bir tanesini dönemin gazetelerinden birine bulmaca sayfalarında yayımlamaları için postaladığımı da hatırlıyorum. Fakat mektubuma herhangi bir yanıt alamamıştım. Hatırladığım kadarıyla o dönemin izometrik perspektifle kurgulanmış mekânlarında geçen bazı video oyunlarından etkilenerek bu çizimleri yapmış olabilme olasılığı çok yüksek.
Şu an bu labirent resimleriyle tekrar bu eğlenceli çocukluk alışkanlığıma yeniden dönüş yaptım. Bunun birkaç sebebi var: Birincisi ve en önemlisi labirent fikri oldukça güçlü bir felsefi metafordur. İkicisi ise bu labirentlerin işlevsel özelliğinin gezilebilir olmalarından dolayı bana diğer resimlerime oranla farklı kurgular yapabileceğim yeni düşünüş biçimleri kazandıran kurgusal alanlar sağlamasıdır. Çünkü bu resimleri oluştururken mekânsal tuzaklar, bulmacalar, gizli yollar gibi çeşitli oyunsal öğelerin yer aldığı, kendi içinde bir bütünlüğü olan yeni bir kurgu biçimi inşa ediyorum. Labirent serisi ile bu kurgu biçimlerini zenginleştirmeyi hedefliyorum.
Elbette ki tek amacım sadece biçimsel ifadeleri zenginleştirmek değil, buna paralel felsefi bir dil de oluşturmak. Bu yüzden bu resimlerde oldukça fazla sayıda semboller kullanıyorum. Bu durum resimlerimin felsefi mesajını ifade ediyor. Kısaca resimlerdeki ana sembollerden bahsedecek olursak öncelikle bu “labirent” kavramını ele almak yerinde olacaktır. Labirent; zihnimizle şekillendirdiğimiz, seçimler ve eylemlerimizle somutlaşan yaşam enerjimizin aktığı hayatımızdır. Her bir zihinsel tutum eşsiz yaşam biçimleri ortaya çıkarır. Zihnimiz çeşitli modifikasyonlar yaratır. Bu modifikasyonlar ile inşa edilmiş hayatlarımız birbirinden oldukça farklı varoluş amaçlarına yol açar. Kendimize olan yabancılığımız zihinsel modifikasyonlarımız konusunda da kendini gösterir. Birçok kereler özgürlük adı altında arzularımızın kölesi halinde yaşadığımızı fark ederiz. Hayatımıza felsefi ve psikolojik gözlüklerle bakmayı denediğimizde aslında özgürlükten uzak koşullu bir döngünün içerisinde debelendiğimizi görürüz. Acı bir şekilde birçok davranış modelimizin çocuklukta oluşmuş bazı komplekslerle bağlarını sezinleriz. Eylemlerimizin gerçek motivasyonlarının uzak bir geçmişin derinliklerinde gizlendiğini hissederiz. Geçici kimliğimizin, yani egomuzun sınırlarının ne kadar zayıf olduğunu fark ederiz. Gurur duyduğumuz kimliğin kumdan kaleler gibi ilk psikolojik dalgada eriyip dağılması bizi korkutur. Birçok kere de hepimiz mevcut yaşantılarımızla öyle bir bağlanırız ki olası bir değişim fırsatını ortadan kaldırırız. Böylelikle hayatımız yüksek amaçlardan uzaklaşmış büyük bir karmik labirente dönüşür. Zihinsel yaratımızın sokaklarında dolaştığımız ve kaybolduğumuz bir labirente. İşte benim için temelde labirent fikri bu anlama geliyor. Hayatın kendisinin felsefi ve psikolojik olarak bir labirent olduğunu düşünüyorum. Yönümüzü bulmak için Ariadne’nin labirentin derinliklerine doğru yolculuk yapan Theseus’a verdiği ipe ihtiyacımız var: Felsefeye. Çünkü bir labirenteyken arzulu olmaktan daha çok fazla ölçülü olmaya ihtiyacımız var. Kaybolmamak için bilgeliğe, aşka ve iradeye ihtiyacımız var. Şu an içinde bulunduğumuz yüzyılda küresel anlamda bir yön duygusunun eksikliğini hepimiz hissediyoruz. Çünkü bizim labirentten çıkmamızı istemiyorlar. Labirent alabildiğine büyüyor. Sürekli yeni sokaklar ve yeni caddeler ekleniyor...
Resimde yer alan tüm sembolleri tek tek açıklamak yerine resmin bütünlüğünün anlamını veren çalışmanın ana kurgusundan bahsetmeyi tercih ederim. Zira resimdeki semboller de bu kurgu ile ortaya çıkan seviyelere uygun olacak şekilde seçilip çizildi. Öncelikle resimde çeşitli seviyelerde katmanlar mevcut. Katmanlar farklı bilinç durumlarını temsil ediyorlar. Katmanlar yukarıya doğru daha yüksek bilinç hallerini, aşağıya doğru ise içgüdüler gibi daha düşük bilinç hallerini temsil ediyor. Zaten labirentin ulaşılması gereken çıkış noktası da yukarıda yer alıyor. Eğilmiş bir sütundan kapısı olan ve içinde bilgelik yumurtasını barındıran bu oda labirentin ulaşılması gereken en nihai yeridir. Başladığımız yer ise resmin alt bölümünde S harfi şeklinde bir yılanın olduğu yerdir. Labirentin çeşitli bölgelerine yerleştirilmiş bazı harfler bulunuyor: ı, e, o, a, u, m, s. Bunlar vücudumuzdaki 7 çakranın mantra sesleridir. Aynı zamanda bilinç katmanları bu 7 çakra ile ilişkilidir. Biliyoruz ki çakraların gelişmişlik seviyesi ruhsal evrimimizle ilişkilidir. Onlardaki tıkanıklıkların açılması ve enerjinin doğal akışına girmesi sadece teknik bazı pratikleri ya da salt entelektüel bilgi ile yerine getirerek elde edilemez. Aksine erdemlerin yaşandığı ahlaki bir yaşama ihtiyaç vardır. Bilgelik pratiktir, eylemdir. Bu yüzden çakraların her birinin kanalize ettiği yaşam enerjilerinin aktif olması için bizim hayatımızda bazı ruhsal potansiyellerin elde edilmesi gerekir. Evrim ruhsal potansiyellerin ortaya çıkma ve bizim için aktif bir güç haline dönüşme sürecidir. Bu yüzden bu labirent resminde çakralarla ilgili bir tema kullandım. Basit bir ifadeyle labirentten çıkmak yaşam enerjilerinin doğru şekilde kanalize edilmesiyle ilişkilidir. Bir başka değişle çakraların gelişmişlik seviyesi ile ilgilidir. Fakat teknik olarak yapılan bazı zorlayıcı uygulamalar ile kundalini enerjisini uyandırıp büyük bir güç kazanmayı hedeflersek ve eğer buna uygun ahlaki bir yaşantımız yoksa, bu enerji ancak bizim geçici egomuza hizmet eder. Bu durum bizleri yıkıcı bir sona götürür, her seferinde kaybolduğumuz kişisel labirentimize yeni bir sokak daha eklenmesinden başka bir işe yaramaz. Bu durumda İkarus’un balmumu kanatları ile labirentten çıkmaya çalışırken yapması gerekeni yapmalıyız: Dengede kalmak. Dünyanın somut gerçekliğinden kopacağımız mistik bir atmosfere hazır olmadan arzusal olarak çok yukarılara çekilirsek balmumu kanatlarımız erir ve düşeriz. Maddesel dünyanın cazibesiyle büyülenmiş bir şekilde çok aşağılardan uçarsak da ruhumuz beslenemez, kanatlarımız katılaşır ve uçamayız.
Umarım yukarıda anlattığım bilgiler resimdeki sembolleri okumanıza yardımcı olur. Ama en önemlisi; acı bir farkındalık da olsa kişisel labirentimizi fark etmek, oradaki sembolleri okuyabilmek ve çıkışa doğru bir adım atmaktır. Bunu ancak kendi öz varlığımızı fethederek gerçekleştirebiliriz. Bu bir özgürlük savaşıdır. Özgürlüğümüz için bu savaşa gireceksek ilk yapılması gereken tutsaklığımızın farkına varmaktır. Labirentlerimizi fark etmemiz dileğiyle.
**
Labyrinth N1-V1 and Labyrinth N1-V2, which are available in two different color versions, are among the first artworks I prepared for a series of three-dimensional labyrinths. The intellectual background of these paintings is linked to a childhood habit. I remember drawing three-dimensional mazes as a kind of game in my childhood. I even remember that I mailed one of the mazes to one of the newspapers of the time to be published on their puzzle pages. But I did not receive any response to my letter. As far as I remember, it is very likely that I made these drawings influenced by some video games of that period that took place in spaces built with isometric perspective.
Now, with these labyrinth paintings, I am back to this fun childhood habit of mine, and there are several reasons for this: First and foremost, the idea of a labyrinth is a very powerful philosophical metaphor. The second is that the functional feature of these labyrinths is that they are navigable, providing me with fictional spaces that give me new ways of thinking, where I can make different fictions compared to my other paintings. Because while creating these paintings, I am building a new form of fiction that has unity in itself, which includes various playful elements such as spatial traps, puzzles, and hidden paths. I aim to enrich these forms of fiction with the Labyrinth series.
Of course, my aim is not only to enrich formal expressions, but also to create a parallel philosophical language. That's why I use a lot of symbols in these paintings, which express the philosophical message of my paintings. If we briefly talk about the main symbols in the paintings, it would be appropriate to first address this concept of “labyrinth”. A labyrinth is our life that we shape with our minds, where our life energy flows, embodied by our choices and actions. Each mental attitude creates unique life forms. Our mind creates various modifications. Our lives built with these modifications lead to very different purposes of existence. The alienation from ourselves is also manifested in our mental modifications. Many times, we realize that, in the name of freedom, we are living as slaves to our desires. When we try to look at our lives through philosophical and psychological lenses, we realize that we are actually wallowing in a conditional cycle that is far from freedom. Painfully, we sense that many of our behavior patterns are linked to complexities formed in childhood. We feel that the real motivations for our actions are hidden in the depths of a distant past. We realize how weak the boundaries of our temporary identity, our ego, are. We are frightened that the identity we are so proud of will melt away like sandcastles in the first psychological wave. Many times, we become so attached to our current lives that we eliminate any opportunity for change. Thus, our lives become one big karmic labyrinth, distracted from higher purposes. A labyrinth where we wander the streets of our mental creation and get lost. That's basically what the idea of a labyrinth means to me. I think that life itself is a labyrinth, both philosophically and psychologically. To find our direction, we need the rope that Ariadne gave to Theseus as he journeyed deeper into the labyrinth, which symbolizes Philosophy. Because when we are in a labyrinth, we need moderation more than we need desire. We need wisdom, love, and willpower not to get lost. We all feel the lack of a global sense of direction in this century. Because they don't want us to get out of the labyrinth. The labyrinth is getting bigger and bigger. New streets and new avenues are constantly being added.
Instead of explaining all the symbols in the painting one by one, I prefer to talk about the main fiction of the work that gives the meaning of the integrity of the painting. The symbols in the painting were selected and drawn in accordance with the levels that emerged with this fiction. Foremost, there are layers at various levels in the painting. The layers represent different states of consciousness. The upper layers signify higher states of consciousness, while the bottom layers represent lower states of consciousness, such as instincts. In fact, the exit point of the labyrinth is located at the top. This room with a door made up of a leaning pillar and the egg of wisdom inside is the ultimate destination of the labyrinth. We start at the bottom of the artwork, where there is a snake in the shape of the letter S. There are some letters placed in various parts of the labyrinth: i, e, o, a, u, m, and s. These are the mantra sounds of the seven chakras in our body. At the same time, the layers of consciousness are associated with these 7 chakras. We know that the level of development of the chakras is related to our spiritual evolution. Opening the blockages in them and letting the energy flow naturally cannot be achieved only by fulfilling some technical practices or by mere intellectual knowledge. On the contrary, a moral life of virtues is needed. Wisdom is both practice and action. Therefore, in order for the life energies channeled by each of the chakras to be active, some spiritual potentials need to be achieved in our lives. Evolution is the process of spiritual potentials emerging and becoming an active force for us. This is why I have used a theme related to the chakras in this labyrinth painting. In simple terms, getting out of the labyrinth is related to the correct channeling of life energies. In other words, it is related to the level of development of the chakras. If we aim to gain great power by awakening the Kundalini energy through technically demanding practices, and if we do not have a proper moral life, this energy will only serve our temporary ego. It will lead us to a destructive end, only adding another street to our personal labyrinth where we get lost in. So, we have to do what Icarus had to do when he was trying to get out of the labyrinth with his wax wings: Stay in balance. If we aspire too high, unprepared for a mystical atmosphere in which we are detached from the concrete reality of the world, our wax wings melt, and we fall. If we fly too low, mesmerized by the allure of the material world, our soul cannot be nourished, our wings harden, and we cannot fly.
I hope the information above will help you read the symbols in the picture. But the most important thing is to realize our personal labyrinth, even if it is a painful realization, to be able to read the symbols there, and to take a step towards the exit. We can only do this by conquering ourselves. This is a battle for freedom. If we are going to fight this battle for our freedom, the first thing to do is to realize our captivity. May we realize our labyrinths.