Sarkis Hamalbashian 1956 yılında Gümrü, Ermenistan’da doğdu. Sanatçı, 1980’lerde Sovyet normlarına kafa tutan genç ve öncü sanatçılardan biri olarak gün ışığına çıkmıştır. Çalışmaları; erken İtalyan Rönesans, Rus ikonografisi, yeni Rus öncülerinin, Ermeni minyatür resimlerinin ve Ermenistan’daki post modern sanatta görülen güncel gelişmelerin izlerini taşır. Sovyet döneminde Sarkis, Ermenistan’da çalışan en önemli sanatçılardan biri olmuştur.
Sarkis Hamalbashian, 1978 yılından beri Londra ve Los Angeles’daki solo sergilerinin yanı sıra yine Amerika’nın farklı kentlerinde, Erivan, Japonya, Lübnan, İngiltere, Fransa, Rusya, Finlandiya, İsviçre, Portekiz ve Almanya’da ulusal ve uluslararası sergilere katılmıştır. Resimleri Ermenistan Modern Sanat Müzesi’nde ve dünyadaki farklı özel koleksiyonlarda sergilenmektedir.
Sarkis resmin kaderi ve yeteneği olduğunun farkına vardığında, tüm yeni başlayanlar gibi bunun önemli etkilerinin darbelerini hissetti. Bosch ve Mantegna onun idolleriydi. Ardından, Matisse onun tanrısı oldu. Daha sonra Sarkis kendi motiflerini yarattı, insanlığın, hayatın ve doğanın kendince yorumunu yaptı.
Hamalbashian’ın resimleri sessizce ve eşit aralıklarla nefes alır. Resimler izleyiciyi bir an için durup uzun nefes almaya zorladığı için resimlerine kayıtsız kalınamaz. Onu, aile evinin eşiğinde duran ve birbirini selamlayan ve dedikodu yapan kadınları seyreden küçük bir erkek çocuğu gibi hayal edebilirsiniz. Ermenistan’daki büyük depremden, yerel Gümrü’nün ciddi oranda yıkılmasından sonra Hamalbashian’ın çalışmaları dramatik bir değişimden geçti ancak deprem sahneleri çalışmalarına doğrudan yansımadı. Doğa terörü sanatçının çalışmalarında dolaylı yollardan anımsatılır. Erivan’a taşınması ve sanatçının düşünce yapısının ve bakış açısının değişmesi aynı zamanlara tekabül eder ve çalışmalarının tarzına ve renklerine yansır.