Narek Arzumanyan

Narek Arzumanyan 1988 yılında Ermenistan’ın Erivan kentinde doğdu. Sanatçı, 2008 yılında P. Terlemezyan Sanat Akademisi’nin ardından Erivan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden mezun oldu ve 2009-2011 yılları arasında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde eğitim gördü. İlk sergisini 2009 yılında Ermenistan Sanatçılar Birliği’nde açtı. 2011 yılından beri yaşamını Almanya’nın Nürnberg kentinde sürdürmektedir.

Arzumanyan, “sanatçılar için sanatçı” olarak adlandırılabilecek sanatçıların “arka grubunda” bulunuyor. Sanatı öylesine derinden deneyime dayalı ve ilkel vahşeti öylesine yoğun ki, bu kompozisyon ve sanat dâhisinin ustalığı yalnızca profesyonel bir göz tarafından hissedilebilir ve ayırt edilebilir. Sofistike bir izleyicinin, mürekkep, fırça, kalem veya keçeli kalemle çizilmiş çok sayıda gerçekçi, anatomik olarak tutarlı karikatürlerine ve dâhiyane çizimlerine bakması yeterlidir. Bu eskizlerin kalitesi, genellikle ancak yıllarca sanat ve el sanatları öğrenerek elde edilebilen olağanüstü sanatsal becerileri ve ustalığı göstermektedir. Doğuştan gelen bir renk algısı veya mutlak perde yeteneğine benzer olarak sanatçının gösterdiği doğal çizgi, proporsiyon ve kompozisyon algısı oldukça dikkat çekicidir. Bu, sanatçının çocukluğundan kalan eskiz defterleri ve albümlerinde de net bir şekilde yer almaktadır.

Ressamın itiraf ettiği gibi, “sanata klasik, gerçekçi yaklaşım”dan hiçbir zaman hoşlanmamıştı. Etkileyici görüntülere ve tasvir edilen nesnelerin grotesk dönüşümüne yönelik eğilimi, henüz öğrencilik dönemindeki çalışmalarında dahi belirgindi. Bu dönemde Honoré Daumier'in resimleri ve çizimleri Arzumanyan'ın öğrencilik eserlerinin çoğuna ilham kaynağı oldu. Daha sonra Francis Bacon'un sanatını keşfetti. Sonuç olarak, Arzumanyan'ın fiziksel ve ruhsal acılar, kayıp, ölüm, umutsuzluk temalarına çok yakın olduğu ve bu

temaların daha sonrasında sanatının ana motifi haline geleceği ortaya çıktı. Bu temalar ressamın kişisel sorunlarına hitap ediyordu: sanatsal dünya görüşünün kabul edilmemesi, ailedeki karmaşık ilişkiler ve sağlık sorunları gibi.

Arzumanyan, sanat okulundaki eğitiminden bu yana otoportreye yoğun bir ilgi gösterdi. Bu ilgi zamanla arttı ve içebakış eğilimi, ressamın sanat eserlerindeki ana temalardan biri haline geldi.

Sanatçının pastel eserlerinde resim üslubu büyük ölçüde değişmektedir. Sanat kolejinde ve Akademide geçirdiği yıllar boyunca Francis Bacon'dan güçlü bir şekilde etkilendiyse de ressam Almanya'da imgelere yeni bir biçimsel yorum getirerek, kompozisyona yönelik tutumunu da gözden geçirdi. Üç boyutlu forma olan ilgisi azaldı, resim düzleminin uzamsal ve hacimsel yorumu değişti. Ressam ilk çalışmalarında bile çizgisel-atmosferik perspektifle pek ilgilenmedi ve Almanya'da kompozisyonları iyice düzlemsel hale geldi. Sanatsal imgenin ana doğasını, kişisel, derin anlamı vurguladı. Malzeme seçimini yağlı pastellerden yana kullanmasıyla da işi kolaylaştı. Sıkıştırılmış pigmentin enerjik, tavizsiz darbeleri, yer yer şekillerin hassas gölgelenmesi eserlerine inanılmaz bir güç katmakta.